Kayıtlar

Eylül, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
Resim
notaların gizinde   Doğadaki sesler tarihin derinlerinden çıkıp gelen  her değişkende olduğu gibi yoğrulmuş ,şekillenmiş kulağımıza  müzik olarak seslenmiştir.   Farklı yapıdaki insanlar farklı tarz melodilerle mutluluğu, hüznü, savaşı, barışı, umudu, umutsuzluğu daha neleri hissetmişler… En çok vurgulanansa aşk olmuş her bir notada,sözde. Çağımızdan birkaç  yüzyıl öncesine doğru göz atıldığında kimisi yitirilen her ana özlem duyarken kimisi zemberek olmuş sonra kırılmış, barındırılan duygulara  yabancılaşmış. Sevgi gitgide tükenirken , müzikte buna eşlik etmiş.Beethoven ay ışığı sonatındaki notalarla yüreğe dokunmuş.Müzeyyen Senar benzemez kimse sanadaki sözlerle bam telimize vurmuştur.Dünden gelen değerli sanatçılar ve eserleri nesillere ulaşmış , ulaşacakken bu gün istisnaların dışında hangi tınıda bulabiliyoruz ki bu tadı!   Altmışdörtlük eslerle derin susuşlara dalar olmuşuz! Büyüklerimi...
Resim
benden öte   Hayatı bildik akışıyla yaşayamadığımdan mıdır bilmem olmazların, imkansızların cazibesiyle hep sondan başlarım. En bildiğim ben en yabancı haline  özlem duyarken düşünmeli ,düşlemeli bir son yazarım.   Şu orta kısım , yazının en can alıcı yeriyken ben hiç gelemem işte. Ortası yoktur. Ya siyahtır ya beyazdır klasik tabiriyle.   ‘Sınırlarda yaşamıyorsan çok yer kaplıyorsun demektir’ cümlesini dile getirmişti birkaç sene evvel izlediğim belgeselde emekli bir hemşire ki şimdilerde motosiklet yapımıyla ilgilenmekte. İşini severek yapmanın haklı mutluluğunu yansıtıyordu yüzüne. En dipte ya da zirvede olmayı, rüzgarı o iki tekerin üzerinde hissetmeyi ,dünyada istediğin yöne her an gidebilmeyi,ulaşılmazı kısaca özgürlüğü dakikalara sığdırdı. O kadar imrendim ki ‘sınırsız insana’; olmak istediğime…   Cümlelerimi hep eylemle noktalamaya kalktığımda hep engel, deveyle hendek misali… Sınırları her zorlayış sabır ve zaman bileşeniyle üç noktaya dönüşüyor....
Resim
Soluksuz insanlar topluluğu  Vade dedikleri süreci er ya da geç tamamlayanları götürüp bırakırlar öbür dünya denilen  yerle baş başa. Kime,neye göre erken ya da geç bilinmez ya neyse…   Varlık ve yokluk netliğinde sislendirdik günleri. Hangi ara bu kadar acımasız ve bencil olduk birbirimize! Bakıyorum bu aralar herkes sitemde. Korkuyoruz kendimizi açmaktan hatta en basiti selam vermekten… Küçücük hesaplarla kabartıyoruz listeyi. Hali hazırda kara defterimiz var nasılsa. Güvensizleşiyoruz!Yoksa siz hala güvensizleştiremediklerimizden misiniz?’ diyor zamanın dişlileri sırıtarak. 80’li yıllara ait bir kuşak olarak keşke diyorum keşke 60’lı, 70’li yılları görebilen genç olsaymışım. Bir sürü sıkıntılı günler geçirmiş insanlar. Yağ kuyrukları, tüp kuyrukları indirgenmiş halde örnekleri. Onca karmaşaya rağmen samimiyet, iyi niyet olabildiğince muhafaza edilebilmiş. Ne kadar farklılaşmış değer yargılarımız. Geçen haftalardan bir gün çok sevdiğim arkadaşlar...
Resim
Kadraja Sığamayanlar    ‘Dev bir kentin yüreğine,çeşitli kültür ve kökenlerden geldiler.  Yaşamı müzik, müziği dansla anlattılar. Belki görünüşleri ve söyledikleri ile şüphe, korku saldılar ama sevgi ve heyecanlarıyla bize bizden yakın oldular…’ Ağır Roman   Arka sokaklar… Bir şehrin gerçeği. Görülmesi gereken, bir türlü görülmeyen yüzü. Eksik   ifade ettim ‘hor görülen yüzü’ de demeliydim öyle değil mi?   Madden, manen kaymak tabakanın sürekli göz önünde tutulması; sürekli gücün onlarda olması; olmayanın, perişanlık içinde yaşaması, kaderine terk edilmesi, ezilmesi adaleti sorgulatır. Hoş dünya adaletsiz deriz biter. Oralarda gün karanlığa doğar. Geceye yol aldığında zifiri kıvamına dönüşür. Yok oluşlara tanıklık ederiz , üçüncü sayfa boyutunda. Madde bağımlıları, alkolikler, hayat kadınları, kadın ticareti yapanlar, katiller, hırsızlar,uğursuzlar,… sokağın sakinleridir çoğunlukla. Berberi, bakkalı, işçisi,… yok mudur? Onlar ...
Resim
toprak ve insanın geometrisini keşif  "Yerini yitiren kişi, Yola çıkmak zorundadır. Yola çıkan kişi, yeni bir yer arıyordur -ama yola hep bir (eski) yerden çıkıldığını da unutmaz: her varılan yerin de (yeniden) bir yola çıkış yeri olabiliceğini... Yabancılığını kalıcı kılmak isteyen kişinin, Yerleşikliğinden rahatsız olması gerekir; ve tersi:yerleşikliğinden rahatsızlık duyan kişinin kalıcı bir yabancılık bulması..." Oruc Aruoba   İnsanoğlu varoluştan bu yana hep bilinmeyene merakla, ufku genişletmenin peşine düşmüş. Irklar, dinler, diller oluşmuş yeryüzünde. Kimisi olduğu yere, topluma sabit kalırken, kimisi seyyah olmuş dolaşmış alemi.   Hep bir diğerine duyulan arzu, noktası olmayan yolculuklara sürüklemiş. Yollarda olmakmış asıl olan. Kültürü, tarihçeyi, yaşamı; ülke-özne bileşkesiyle görmek ne kadar keyif verici. Kimisi besili, doldururken mideyi; kimisinin açlıktan kemikleri görünür halde. Bir yerde  Latin rüzgarı esiyor başlıyor salsa, cha c...
Resim
Aşkın halleri   Bazı bazı insanı  göklere çıkaran kimi zaman da  yeryüzüne indiren en yüce duygu Aşk… Nasıl da büyük güç barındırır içinde şu üç harf. Kişiye, yaşa(ma)yışına göre sevdaya dair bin bir tanım yapılabilir.  ‘’Aşk çift kişiliktir…’’ hal böyleyken değme muhteşem ikilinin keyfine. Mutluluğun tepesinde cumhuriyet kurulur. Göze alınmayacak ne vardır ki? Yeter ki sevdiceğinin yanında olsun. Bir soğan ekmek derler ya…  Böyle diyenler  seyreldi mi bana mı öyle geliyor. İki gönül bir olunca samanlık seyran oluyordu. Suçu kalmayan samanlıklara mı bulmalı, taş duvarlara mı? Neyse suçlu aramayalım. İyidir iyidir.   ‘’Aşk tek kişiliktir…’’ hah bak ne ağıtlar yakılacaktır şimdi. Öldüren, süründüren cinsten. Platoniği mi desem, karşılıksızı mı desem, imkansızı mı desem ne desem? Platonik açılsa belki değişecektir her şey. Yokkk açılamaz. Karşılıksız denemiştir, yazmıştır, çizmiştir. Neticede çaba sarfetmiştir, umut olmaz mı olabil...
Resim
Çakraların gücü adına...   ''Hangi okyanus derin gözlerinden? Hangi fırtına güçlü nefesinden? Rüzgârın kalbini götür uzaklara...'' Soner Canözer     Her insanda negatif veya pozitif yönde değişen potansiyel kavram şu enerji. Hoş bazılarımızda öyle bir sabitlenmiş, bir de güzel izole edilmiş ki değiştiremezsin istesende.           Depresif halde olsalar dahi polyanna olabilen, yanında olmaktan her daim keyif aldığımız, eğlenceli kişiler… Pekte severiz böyle insanları. Kah gamsız gördüğümüz bile olur. Hele bir de akıllılarsa; doyum olmaz bedava beyinlerine, bonkör zamanlarına. Sanki sabitlemişlerdir çevreye saldıkları gülümseyişlerini. Yo yo yokkk asık suratlı, keyifsiz vb. duruşlar yok. Yarattığı misyonun hakkını vermelidirler. Bazı bazı suç olduğunu düşünürüm yansıyan vizyonun. Neden mi? Ah işte böyle oldu, ah aşkta şöyle oldu amanın ağrıdı başım, ağrıdı dişim gibi gibi batsın bu dünya diyen gelir. ‘’Ne olursan ol ...
Resim
Geleceği görüş   Ortalamasını aldığımız, kısmen belirli zamanda, farklı yelpazelerde, farklı büyüklükte, derinlikte attığımız adımların bize geri dönüşünü bekleriz. Sezgilerimiz, mantığımız, tecrübelerimiz vb. bir çok faktör önümüzü görmemizi sağlar. Küçücük dünyamızda daima geleceğin bize getireceklerini düşünürüz. (Anı yaşayabilenler hariç)    Ne kadar öngörülü de olsak öyle anlar olur ki mantığımızın ya da duygularımızın çıkmaz sokaklarında buluruz kendimizi. Falanca oluşumuz filanca oluşumuz kar etmez. Geleceği görmek için koşarız falcılara. Kahve, tarot, çay, bakla, … Söylenenlerin çoğu zaten kalıplaşmış. Üç vakte kadar beş vakte kadar vay efendim şunlar olacak bunlar olmayacak. Sevdiğin sana yar olmayacak. İşinde yükseliş var. Feraha ereceksin. Telve biraz fazla olursa, amanınnnn  senin kalbin kabarmış. Cinleri, perileri isim söyletirse zaten o falcı on numara. Söylenmesi beklenen söylenmemişse: Bize inanmayan fallara ben hiç inanmadım nokta. ...
Resim
Yükseklerden pike yapan yırtıcı  Aquila non capit muscas (Kartallar sinek avlamazlar)   Göklerin reyizi kartallar tabiat döngüsünde bir başınalığı, özgürlüğü, cesurluğu salarlar. Eee kolayına yırtıcı olmamıştırlar. Mitoloji, ekoloji gibi farklı boyutlarda karşımıza çıkarlar. Yaşamımızda Orta Asya’da Türklerin, spor kulübünün, ülkenin, Hava Kuvvetlerimizin, …simgesi olarak belirirler.   Kudrete, güce sahip, atmacagiller familyasından, eski dünyalı bu canlılara dünyanın hemen hemen her yerinde rastlanır. Başlıca türlerine kaya kartal, şah kartal, yılan kartal, cüce kartal, kel kartal örnek verilebilir. Bazı kartallar, havadan inanılmaz bir süratle dalış yaparak aşağıya doğru inişe geçerler. Metrelerce uzaklıktan yeryüzündeki hareketleri, renkleri kavrayan muhteşem, iki retinalı, geniş açılı gözleri vardır. Ne uçan ne kaçan kurtulur. Yüksek yüksek tepelere ev kurarlar. Hayatları boyunca eş değiştirmezler. Her yıl aynı yuvayı kullanırlar. Az yumurtladıkl...
Resim
Bayramlık ağız   Bir anda çıkıveren, gayet doğal reaksiyonumuz Öfke. Kontrollü olarak doğru zamanda, doğru yerde ortaya çıkardığımızda sorun olmayanı makbulken, münasebetsiz zamanda hayata bile malolan...   Herhangi bir kişi, durum, nesne, geçmiş, gelecek, aşk, sessizlik bla bla bla öyle büyük sebepler ya da öyle sudan bahaneler bizim duman çıkarmamıza tezgah hazırlar. Doruklarda sağlam bir giriş yaparız. Öte tarafa sinirimizi farklı modellerde yansıtırız. Dışsal şiddete –vur, kır, parçala, …- yönelebiliriz. Bu potansiyele sahip kişiler için kum torbası olmalı aslında. Ruhsal gerilimimiz bedenden dalga dalga taştığında  pat diye ortaya çıkıveren. Ne zarar ne ziyan  J  Beri tarafta, gerilimi sadece şahsımıza dönüştürdüğümüzde iyiden iyiye şişer, bomba misali kendimize doğru patlarız. Başlasın bedenimizde rahatsızlıklar. Sinir sistemi, dolaşım sistemi, cilt sorunları,…! Uzar gider marazlar. Hıh işte içimizde fırtınalar koptuğunda; sağdan, solda...
Resim
Takvime çentik attı...     Yeni yılı karşılamaya hazırlananlar, hazırlanmayanlar bir başka 365 günlük sürece adım atmaya günler kaldı.   Her yeni yılda olduğu gibi kafada onca u(mutlu) dileklerle dolu bi çuval. İstesen de istemesen de içine üzüntü eklenecek. ‘’Adettendir’’ ;) Hadi hoppp karıştır karıştır karıştır. Seçim senin seçimin ;)  Ellerinde bakalım hangisi hayat bulacak!   Haa çuvala girişmeden evvel kendi kritiğimizi yapsak mı? Beriki der: ‘’Gerçekçi olup geçmiş yılın bilançosunu çıkarsak.’’Acaba çok mu ağır gelir. Ne kadar adil olabilir, ne kadar görebiliriz kendimizi. Nerde doğru yaptım nerde yanlış yaptım da iyisiyle kötüsüyle bunlar başıma geldi. Öteki der: ‘’Yalancı olup kendimizi kandırsak. Boş verrr boş işler muhasebe yapmak falan. Bunlarla uğraşmasak.’’ Hayata elleşmeyelim. Tamam eyvallah bildiği gibi gelir. Pardon nasıl gelir? Hadi esti de sene güzel geldi. Oooo şans buna denir. Hadi ters esti abowwww lan...
Resim
Olaylar Örgüsü & Döngüsü  Kendine veya dışarıya adım atışınla başlıyor; doludizgin serüven. Güçlü- güçsüz, haklı-haksız karışmış birbirine.   Ahhh sıcağıyla, soğuğuyla hep bir savaş halinde olmak var ya…  Gittin dış mecralara… Kişiler ve olaylar öyle karmaşık ve trajikomik kurgulanmış ki sanki olunmuş aynısının laciverti misali.  Yüksek sesle söyle’m: İtirazım var efendim. Olmaz böyle şey. Sana dönüşüne gel: Olma mı efendim. Oluyor işte böyle bi şey… Çıkarlarını her şeyin üstünde tutmak için ‘’ne gerekiyorsa yapan’’ çoğunluk baskınlığını korusun. Şşşşttt onlar amme hizmetindeler! O kadar aklınla, fikrinle, değer yargılarınla çekiniksin sen çekinik kal!  Bilmez misin  ‘’Top, hatırı kırılamayacak adamlar ve bu adamların yakınları arasında döner. Taktiğin en alasını bilmen, maça dahil olmanı sağlayamaz.’’   Gel bakalım kendine!  ''Kalp biliyor, akıl hissediyor''  ya da tam aksi şeysi.  H...
Resim
Neden neden neden ? Sorarız… Doğamız gereği bilmek isteriz ve bilinmezler o kadar çoktur ki. Algı kanallarımızı zorlar; anlam vermeye çalışırız; küçücük dünyamızda,  bitmeyen soru(n)lara.  Neden ben? Neden sen? Neden olmadı? Neden oldu? Neden yaşıyoruz? ... Kendi içinde, türevleriyle uzayıp gider; nedenin nedenleri işte … Sorarız … Peki ya cevabı o kadar kolay mıdır? Nerdee! Hadi cevap bulundu. Bu cevap doğru mudur? Yazık ki her zaman doğru olmuyor. Birey ve ilişkilere indirgeyelim.  Söylenen, yazılan, ... özetle bize cevaplanan fakat yalan-yanlış olduğunu bildiklerimiz...  Bunlara inanmış gibi yaparak, hıı hııı deyip geçiyoruz ya da yog yog deyip muhalifliğimizin altını çiziyoruz. Çıkar yol oldu mu ne ala da çıkmaz sokaklarda daha da ötesi tehlikelerle dolu arka sokaklarda bulmak var; ruhumuzu… Sorup cevap alamadığımız sorular… Potansiyeli yüksek delirtici… Çaresiz ve umutsuz misyon üstlenmemek elde mi! İstediğin kad...
Resim
Pesimist Orkestra  Gün be gün çoğalmakta mı mutsuz, olumsuz,… düşüncelerin  insanları yoksa bana mı öyle geliyor bilemedim. Sağa dönüyorum karamsar , sola dönüyorum karamsar.  Her öğün acıyla besleniyorlar.  Acıdan zevk alıyorlar.  Sado-mazo gibi. Hayat sado insan mazo!  Hayat mücadelemiz var…  Okullar oku, iş-güç sahibi ol; evlen, çoluk çocuk sahibi ol; onları büyüt, yaşlan en sonunda öl şeklinde genel kabul görmüş bir döngünün içinde ha babam dönüyoruz.  Döngünün dışında olanlar var. İsteyerek- istemeyerek, şanslı olarak ya da olmayarak, dipte veya tepede fark yaratıyorlar.  Sözüm hayattan  hep bir şey bekleyip mücadele  etmeyenlere; eğitim, kariyer, evlilik gibi kavramlara inanılmaz kitlenip belli bir noktadan sonra tatminsizlik mertebesine ulaşanlara; onca işin gücün arasında aşkım yaşama ihanettir diyenlere evet bunu bile kendine çok görenlere… Özetle gündüzde bile karanlık üreten fener icat edenlere!  Pino...
Resim
EKSİK ŞEHİR… Bir şehre baktığımda bir yüze bakmış gibi hissederim kendimi. Yüz nasıl kişilerin aynasıysa, şehirler de ülkelerin aynası değil mi?  Gerçi maskeler icat oldu. Yalancı olabiliyor aynalar da! Neyse...  Ülkelerin tarihleri çok havalı. İnsanların kişisel tarihleri de öyle işte yani çok havalı. Neler neler yaşanıyor!   Kafa sesimizin gürültüsü yetmiyor gibi her gün her gün İstanbul’da (baz İstanbul) bir yığın gürültüyle, hengameyle güne başlıyoruz. Hep bir tadilat-tamirat, yıkma-yeniden yapma  ve benzeri gibi hallerdeyiz. Mimariye gel… Yeni yollar yapıyoruz, yeni binalar yapıyoruz.Yetmiyor... Yan yattı, çamura battı,yağmur yağdı,kar yağdı,... İster istemez bir şeyler eksilirken başka şeyler çoğalıyor. Biz yeryüzü sakinleri kah şehri terk etmek istiyoruz, kah kendimizi. Ne yaparsak yapalım öyle bi an geliyor.Kendi içselimizde de yetemiyoruz.Kendimizden taşıyoruz. Eksiklerimiz feat şehrin eksiklikleri olduğu da oluyor.İşte o zaman ik...