‘Dev bir kentin yüreğine,çeşitli kültür ve kökenlerden geldiler.
Yaşamı müzik, müziği dansla anlattılar.
Belki görünüşleri ve söyledikleri ile şüphe, korku saldılar ama sevgi ve heyecanlarıyla bize bizden yakın oldular…’ Ağır Roman
Yaşamı müzik, müziği dansla anlattılar.
Belki görünüşleri ve söyledikleri ile şüphe, korku saldılar ama sevgi ve heyecanlarıyla bize bizden yakın oldular…’ Ağır Roman
Arka sokaklar… Bir şehrin gerçeği. Görülmesi gereken, bir türlü görülmeyen yüzü. Eksik ifade ettim ‘hor görülen yüzü’ de demeliydim öyle değil mi?
Madden, manen kaymak tabakanın sürekli göz önünde tutulması; sürekli gücün onlarda olması; olmayanın, perişanlık içinde yaşaması, kaderine terk edilmesi, ezilmesi adaleti sorgulatır. Hoş dünya adaletsiz deriz biter. Oralarda gün karanlığa doğar. Geceye yol aldığında zifiri kıvamına dönüşür. Yok oluşlara tanıklık ederiz , üçüncü sayfa boyutunda. Madde bağımlıları, alkolikler, hayat kadınları, kadın ticareti yapanlar, katiller, hırsızlar,uğursuzlar,… sokağın sakinleridir çoğunlukla. Berberi, bakkalı, işçisi,… yok mudur? Onlar da vardır. Olmaz olur mu! Kader ajanlarını ikna edip, hayata tutunanların sayısı hayli azdır. Günü kotardın mı gerisi hikayedir. Yaklaşamazsınız bu kesimlere uzaktan uzağa izlersiniz, okursunuz.. Seyir defterleri polise emanettir. Medyada olabildiğince takip eder işte. Ah unuttum devlet vardı ya. Devlet baba…O çoktan unutmuştur bile.
Sokak sakinlerini görselleştirmek adına ;Türk filminde ‘Ağır Roman’, yabancı filmde ‘City of God’ örnekleri verilebilir. İzlenesi filmlerdir. Dramaları seyrederken bir ünlem doğar.’Vay canına nasıl hayatlar var!’
Kadraja sığamayanları, yolda izde görünce üzülürken şanslı kesime ait oluşumuz şaibeli hale bürünür. Resimdeki gözyaşlarının dinmesi umudu ile yollara devam ederiz. Ben, sen; onlar gibi, karanlığa doğmuş ve yaşıyor olabilirdik. Düşünsenize kim ister ki böyle yaşamı…
Yorumlar
Yorum Gönder