Ortalamasını aldığımız, kısmen belirli zamanda, farklı yelpazelerde, farklı büyüklükte, derinlikte attığımız adımların bize geri dönüşünü bekleriz. Sezgilerimiz, mantığımız, tecrübelerimiz vb. bir çok faktör önümüzü görmemizi sağlar. Küçücük dünyamızda daima geleceğin bize getireceklerini düşünürüz. (Anı yaşayabilenler hariç)
Ne kadar öngörülü de olsak öyle anlar olur ki mantığımızın ya da duygularımızın çıkmaz sokaklarında buluruz kendimizi. Falanca oluşumuz filanca oluşumuz kar etmez. Geleceği görmek için koşarız falcılara. Kahve, tarot, çay, bakla, … Söylenenlerin çoğu zaten kalıplaşmış. Üç vakte kadar beş vakte kadar vay efendim şunlar olacak bunlar olmayacak. Sevdiğin sana yar olmayacak. İşinde yükseliş var. Feraha ereceksin. Telve biraz fazla olursa, amanınnnn senin kalbin kabarmış. Cinleri, perileri isim söyletirse zaten o falcı on numara. Söylenmesi beklenen söylenmemişse: Bize inanmayan fallara ben hiç inanmadım nokta. O kadar atıfta bulunuyorum ha ben baktırmadım mı? Aynen ben de baktırdım. Dinledim atıp tutanları. Birinden birinin söylediklerinin gerçekleştiğini görmedim billahi. Vazgeçtim epey zaman önce. Gittiklerimde sayılıdır yani meraktan J Asparagas söylemlerle, ciddi ciddi hayatlarını fallara göre yönlendiren insanlar var. Yapmayın, etmeyin!
Son zamanlarda falcıların artışta olduğu, ekmek kapısı olduğu bariz ortada. Bulmak zor değil onları. Gaip söz konusuysa yalandan haber verenler çok nasılsa. Nerdeyse her cafede, her köşe başında… Bu durum bizi farklı bir soruya yönlendiriyor aslında. ‘’Bu artışın kaynağı ne?’’ Cevap belli! Talep ve arz öz olarak. Biraz teferruat dersek eğer işte o zaman insanımızın sosyal, kültürel, ekonomik bir çok değişkenlerini düşünürken buluruz kendimizi.
Bilinende tökezleyip bilinmeyende ışık aramak yerine elden geleni yapıp, geleceği telvelere, kartlara bulamadan rahat olmalıyız azdan. Niyette bir yol var ;)
Son zamanlarda falcıların artışta olduğu, ekmek kapısı olduğu bariz ortada. Bulmak zor değil onları. Gaip söz konusuysa yalandan haber verenler çok nasılsa. Nerdeyse her cafede, her köşe başında… Bu durum bizi farklı bir soruya yönlendiriyor aslında. ‘’Bu artışın kaynağı ne?’’ Cevap belli! Talep ve arz öz olarak. Biraz teferruat dersek eğer işte o zaman insanımızın sosyal, kültürel, ekonomik bir çok değişkenlerini düşünürken buluruz kendimizi.
Bilinende tökezleyip bilinmeyende ışık aramak yerine elden geleni yapıp, geleceği telvelere, kartlara bulamadan rahat olmalıyız azdan. Niyette bir yol var ;)
Yorumlar
Yorum Gönder