Vade dedikleri süreci er ya da geç tamamlayanları götürüp bırakırlar öbür dünya denilen yerle baş başa. Kime,neye göre erken ya da geç bilinmez ya neyse…
Varlık ve yokluk netliğinde sislendirdik günleri. Hangi ara bu kadar acımasız ve bencil olduk birbirimize! Bakıyorum bu aralar herkes sitemde. Korkuyoruz kendimizi açmaktan hatta en basiti selam vermekten… Küçücük hesaplarla kabartıyoruz listeyi. Hali hazırda kara defterimiz var nasılsa. Güvensizleşiyoruz!Yoksa siz hala güvensizleştiremediklerimizden misiniz?’ diyor zamanın dişlileri sırıtarak. 80’li yıllara ait bir kuşak olarak keşke diyorum keşke 60’lı, 70’li yılları görebilen genç olsaymışım. Bir sürü sıkıntılı günler geçirmiş insanlar. Yağ kuyrukları, tüp kuyrukları indirgenmiş halde örnekleri. Onca karmaşaya rağmen samimiyet, iyi niyet olabildiğince muhafaza edilebilmiş. Ne kadar farklılaşmış değer yargılarımız. Geçen haftalardan bir gün çok sevdiğim arkadaşlarımdan biriyle konuşuyoruz. Epey zaman önce eve dönüşümün pekte mümkün olmadığı bir saatte, imkanım yoktu ve uyuyacak yer olarak mezarlığı seçtim çünkü ölülerden kimseye zarar gelmez, dedi. Nefes almanın yaşamakla eşdeğer tutulduğu dünyada kaç kere diri diri öldüğünüzü, diğer açıdan yaşarken öldürmek zorunda olduklarınızı düşünün. Biz zararsız mıyız? Onlar zararsız mıdır? Kendimizin ya da onlar dediklerimizin yakınına kıvrılıp uyuyacak kadar! Hayatınızda bir kere değil bin kere yok oluş bahsettiğim. Ölüyor muyuz yoksa!
Nefes almadan hızlan koşuyoruz. Soluklanmalık hal kalmasın diye. Kapılar açılıyor bahsi geçen topluluk mutlu bir ifadeyle karşılıyor. Önce afallama sonra zahır bekleniyormuşum diyorsunuz. Başka biri olarak girdiğiniz kapıdan daha bir başka olarak çıkıyorsunuz…
Yorumlar
Yorum Gönder